"Perfer et obdura, dolor hic tibi proderit olim."
Kayıtlar
Şubat, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
"Son Nefes" Nedir?
İnsan özünde ve derinliklerinde bütünüyle tinsel ve özdek bir maddeden ibaretken ve aslında tin ile madde birbirlerinden ayrılmışken, beden ruh ile sevişir ve ruh beden ile dolup taşarken; üçüncü boyutun sınırlarından taşmak, yeni deneyimlere ulaşmak arzuları ve aidiyet duygusu ile parlak bir geçiş yapmak. Herkesin tadacağı biçilmiş sonsuzluk, örülü yolculuk. ( Yıllar sonra not : Dedem sayesinde ilk kez tanıştım.)
Öylesine
Pamuk ipliğine bağlı, tutuşmaya yakın, patavatsız ve kor formunda hisler. Sivri, keskin, mat ve sıcak fikirler. Can sıkıntısı, baş ağrısı ve nefes darlığı. Aniden ağza gelen pürüzlü küfrün ilk hecesi. Yanlış istikamete doğru ilerlerken atılan biçimsiz adımlar ve klozetin soğuk yüzeyi. Yastığın rahatsız edici rahatlığı ve ayakların çıplakken ne yapacağını bilememesi. Yorgun gözler ve tüm gördükleri ve de tüm görecekleri.
Kümülatif İlerlemek
İnsan, var olabilmek için paslanmış ve sapını başkalarının tuttuğu süzgeçlerin içerisinden geçmeye mahkum mudur? Yavaşça süzülmeye başladıktan sonra arda kalan parlak tortullar, süzülen insanı eksiltir mi? Bu eksilme durumu, zaten olandan yavaş hamleler ile feda etmeye başlamak mıdır yoksa kişinin esas formuna kavuşmasının ilk adımları mıdır? İnsan, süzülmeden önce, edindiği tüm tecrübeler için biçtiği niteliklere hakim ve aşina mıdır? Eksilen insan, esasen insandan sayılabilir mi yoksa artık yeni bir kimlik mi kazanmıştır? Kişi, iyice süzüldüğü vakit, artık bu işlem kişi için yeni bir alışkanlığa dönüşür mü? Kendini eksiltmek, süreklilik kazanır mı yoksa kişi, belirli bir ivmeyle eksilmeye, eksilirken de aslen kendine eklemeye devam eder mi ya da edebilir mi? Büyümek, komplike ve esnek hesaplamalarla, kendi üzerimizde sürekli olarak dört işlem uygulamak demek mi? Saçma sapan şeyler.
Hayatın Kaynağı
Sadece çürümenin gücü nü merkez lerinde sabitleyip benlikleri için duygu, bilgi ve bakış açısına dönüştürebilen insanlar, yaşamın iki çakılı sınır arasındaki buğulu süreç olduğunun farkına varabilirler. Bu durum, bu durumu keşfedebilen bireyi zamanla yaşantıyı anlamlı kılabilmek için savaşmaya sürükler.
Aparkat
Hiçbir şeye ya da hiçbir yere ait değildim. Ait olmayı, sahip olmayı ya da içinde barınmayı arzuladığım şeyler ise benden uzakta duruyordu. Ve işin gerçeği her biri, gün geçtikçe daha da uzaklaşıyor gibiydi. Kendime, başkalarına ve hayata yabancılaşıyor, ne yapacağımı ve geleceğin bana neler sunacağını bilmiyordum. Önüme konanı yiyordum, tıpkı bir köpek gibi. Eylemsizlik beni gücendiriyordu ancak uygulamaya devam ediyordum. Sınırlı ve değerli zamanımı yok yere harcamak ve hayallerimin boşa çıkmasına şahitlik etmek gerçekten de büyük ıstıraptı. Dağlardan ya da çakıl taşlarından medet umar olmuştum. Gökyüzünün aniden ortadan yarılacağını ve tüm arzularımın tatminliğini ilâhi bir şekilde üzerime kusacağını düşlüyordum.