Kayıtlar

Ağustos, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Gerçeğe dair ve gerçeğe ait olanlardan haberdar değilmişim gibi. Gizlemeye yeltendiği manzarayı görkemli gölgesiyle döven, ancak yırtığından gün ışığının hüzmelerini etrafa saçan, yıpranmış bir perde gibi.

Kanlı Şimşek

Bay Fırtına, yüklü bulutların altında olmayınca genellikle özlemle karışık bir gereksinim hissiyatının esiri oluyordu. Bu hissiyatın yadsınamaz varlığı, oldukça el değmemiş ve korunulan bir yerdeydi; ihtişamlı bir yüzüğün her gün itinayla silinmesi ya da güzel kokan bir çiçeğin her gün sulanması gibi. Bay Fırtına, adım attığı her yolu ya da kolunu tuttuğu her kapının ardını kasırgalara dönüştürmek uğruna kendi yaşamına karşı bir savaş açmıştı. Her galibiyetten elde edebileceği ganimetiyse iliklerine kadar sezinleyebiliyordu. Elde edebileceği her şey, karmaşanın ta kendisinden öte değildi.

Kırmızı Şarabın Tüketicisine Çektiği Rest

Sen. Seni seviyor ve seni sevmiyorum.  Sen! beni sevmiyorsun ve seni seviyorum. Ben. Ben kimim? Sahiden, b en kimim? Doğru ya, Ben, senim. Ya sen? Sanırsam her şey basit ve her şey ortada. Öyleyse neden hiçbir şeyi göremiyorum? Sırtımı bu ağaca yasladım, neye, nereye ve ne için bakıyorum?

Kendi Kendini Sabote Eden

Kalabalık ve hareketli bir düşünce diyarına adım attıktan sonra duyguların rolü yoktur ve hepsi kukla sayılır. İnsan bu yolculuk sebep içerisinde biriken boşluğu ummadığı ya da arzulamadığı pek çok şeyle doldurmaya yeltenir ara sıra; sadece kendi yıkımına biraz daha çabuk ulaşabilmek namına.

Gerçek, İpucu ve Kör Dedektif

Özlem duymadığım halime katlanarak kavuşuyor gibiyim, bazen. Kaçmak yok, kaçabilmek yok. Nereye doğru? Ne yöne doğru? Nasıl? Zihnin kilitli bir oda olduğunu bilen kişi, bu odanın dört duvarı tarafından şiddetle ezilmeye mahkum değil midir?
Batmak. Durağan, titrek ve tekin olmayan vücudun hareketli, gayesiz ve başına buyruk zihinle birliği. Saplanmak.