Kanlı Şimşek
Bay Fırtına, yüklü bulutların altında olmayınca genellikle özlemle karışık bir gereksinim hissiyatının esiri oluyordu. Bu hissiyatın yadsınamaz varlığı, oldukça el değmemiş ve korunulan bir yerdeydi; ihtişamlı bir yüzüğün her gün itinayla silinmesi ya da güzel kokan bir çiçeğin her gün sulanması gibi. Bay Fırtına, adım attığı her yolu ya da kolunu tuttuğu her kapının ardını kasırgalara dönüştürmek uğruna kendi yaşamına karşı bir savaş açmıştı. Her galibiyetten elde edebileceği ganimetiyse iliklerine kadar sezinleyebiliyordu. Elde edebileceği her şey, karmaşanın ta kendisinden öte değildi.