Kayıtlar

Şubat, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aforizmaya Benzer Ancak Aforizma Olamayacak Kadar da Haddini Bilen - III

Çok uzaklarda, aynı zamanda da burnumuzun tam dibinde bir şey var; göz kamaştıran bir parıltı ya da ilahi bir müdahale. Her şeyi değiştirecek tek bir aksiyon. Bütün düzeni alt üst edip, aynı düzeni baştan oluşturacak olan tüm parçalara, farklı yöntemlerle yeni anlamlar kazandıracak ve tüm sistemi yeniden yapılandıracak olan sınırsız bir güç. Bu güce ulaşmak, belki de imkansız. Belki de o, vakti geldiği zaman çıkıp gelecek ve kişinin içinde kendine bir yer bulacak. Belki de, hali hazırda uyguladığı görkemli işkencesine bir süre daha devam edecek olması bu yüzdendir. Neye, nasıl inanmalı? Ne için çaba sarf etmeli? Kişi, alnının teriyle, ekmeğini nasıl taştan çıkartabilir? Mühim sonu belirsiz olan bu baştan kusurlu bekleyişin, tüm getirilerine istemsizce sahip olmak, bir hayaletin kişiyi ele geçirmesi gibi. Hiçbir şey yapılmadığı takdirde edinilebilecek tek şey bu olmalı. Silik, titrek ve zayıf bir kuvvet, kuvvetten sayılabilir mi? Karşı konulamaz bir ivmeye, karşı koyabilir mi?   Tem...

Potansiyel Kütle ve Organik Tepkime

Fark etmez. Günlerden bir gün. Mesela hararetli cuma ya da zahmetli -ve somurtkan- pazartesi. O, bilinen ve göze ilişen yerlerden çok uzakta; yine yelkovanı, akrep ile zehirliyor. Yine kendisinden doğma olan piçlerinin sadece birkaçını tatmin ediyor ya da edebiliyor. Ve yine gözlemlerinden, kendisi için fayda toplamak peşinde. Aceleyle girip çıkarken, beyin kıvrımlarına saplanan kıymık formundaki düşünceler ve onları saplandıkları yerde besleyip büyüten cübbeli fısıldayıcılar, görevlerinin gidişatından pek memnun! İşlerini iyi yaptıklarını kendilerine sürekli olarak hatırlatıyorlar. Melodiler ise her seferinde, her şeyi dev bir dalga ya da sönmek bilmeyen, dumansız bir alev gibi yok etmeye yelteniyor. Dört nala koşup ara ara şahlanan bir at sürüsü, onlara karşı duran tüm orduları tarumar ediyor. Bu katliamdaki tek amaçlarıysa, aslen her şeyi baştan yaratmak. Yine ve yeniden. Her şey taze ve her şey körpe. Ruhun diyarında gerçekleşen her şey, umulmadık bir vakitte ya da tam vaktinde, et...

Başarı

"Dinle evlat... İnsanlara ve onların tüm çürük ve kokuşmuş eylemlerine, garipsediğin ölçüde alıştığın zaman, hayatının gidişatını artık değiştirmeye hazır hissedeceksin. Sonrasında, günü gelecek, belki bir şey icat edecek, belki de banka soyacaksın. Belki de bir savaşta şehit düşeceksin, belki de hayatının aşkı ile evlenip, mutlu mesut yaşayacaksın. Hayat bu ya, ihtimaller silsilesi. Belki de, kendini, o kadar da önemli ve matah saymamalısın? Gerçek şu ki, bir biçimde, bir şeyin, yazılı yörüngesini değiştirip, kişisel izini bu dünyaya bırakmış sayıldıktan sonra göç etmen kolaylaşacak."

Eğri Ayrım

Hayaller ve planlar arasında bariz bir fark vardır. Kişi, hayali için bir malzeme olarak kullanacağı şeyi, sevdiği ya da sempati beslediği şeylerin arasından bilinçsizce ve özenle seçer; hemen ardından hayalini kurgulamaya koyulur. Bir şeyi arzuladığımız haliyle yeniden canlandırmak, hislerimizi uyandırır ve bu işlemin sonucunda hayalin hazzından bir tat alırız. O an, otomatik bir şekilde kurguladığımız hayalimizin, tam da istediğimiz kusursuzlukta gerçekleştiğini varsayar ve şimdi elimizde olan bu veriyi besler ya da ondan besleniriz. Ancak planlamak daha zorlu ve bir nevi yıkıcıdır. İnsan, planını yapılandırırken, gözünün önünde duran tüm riskleri, tüm olumsuz koşulları, engelleri ve soyut hendekleri işin içerisine bilerek ve isteyerek dahil eder. Böylelikle de bu ihtimaller ordusu ile savaşmaya başlar ve bu savaş, başlamadan kaybedilecek türden, çetin bir savaştır. Hiçbir kılıç düşmanın etini yarmaz ve kuşanılan hiçbir zırh, alınan darbeleri engelleyecek kadar güçlü değildir. Böyles...

Doygun Renk Skalam

Aynalar icat edilmeseydi de su birikintileri vardı; elbet ve mutlaka yansıyabilirdik bir yerlere, bir şekilde. Unutmamalı ki kendini bilmeyen, başkasını da bilemez.

Per aspera ad astra!

Yeşermiş göz bebekleri ve solgun bakışları ile daha önce pek çok kez bulunduğu yerde durmuş, sahip olduğu bütün yaratıcılığın, önceden belirlenmiş sınırlarını paramparça edip, sonsuzlukla el sıkışmak için can atarken; yeteneklerini, içine doğduğu yaratılışa armağan etmek için yerinde duramıyordu. Sezgilerini, bir şekilde dışa vurmaktan -ya da haykırmaktan- alacağı hazzı düşlerken, içini kemiren şüphelerin bir son bulacağı anı düşleyip, tepesinde taht kurmuş olan efendiyi sakinleştirmek için, göğsünün derinliklerindeki efendiye kusursuz bir konuşma hazırlıyordu.  Bu konuşma, bütünüyle gelişigüzel seçilmiş melodi, ezgi ve seslerle örülmüş ve donatılmıştı. Daha en başından, hakimiyete hakim olacağını belli ediyordu. İçinde soluduğu dakikanın doğası gereği, benliğinin evrilmiş bir sonraki hali tanıdık ve bir o kadar da samimiydi. Belki de bu, sahip olduğu tek gerçeklikti; en azından şimdilik. Kendi doğasına dönük, içten içe bir farkındalık geliştirebildiği için mutlu ve gururluydu. Cid...

Eşler Arasında Birinci

İnanç, bilgi, yaratıcılık, aşk ya da tutku. Bir deha olabilmek için; insanlığı ve bir oluşu derinden tadabilmek için hangisini kuşanmalı? Yoksa herhangi bir seçim yapmak mı ilk yanlış hamledir?

Simüle

Yersiz ancak özenle inşa edilmiş ve zoraki gülücükler ya da samimiyetten yoksun bakışlar ile bütünleşmiş anlamsız tümceler. Bizi biz yaptığını sandığımız her şeyin çalıntı ve oluşu ve gerçekte kimliksiz oluşumuzun yadırganmayışı. Yuvarlak bir fanusun içinde bile, yönümüzü şaşırmak ya da bütünüyle kaybolabilmek mümkün.