Dar Oda Toplantısı

Kimi istediysem ya da aradıysam; neyi keşfettiysem ve şimdiye dek ne öğrendiysem, bulduğumda hep o olduğumu, ona dönüştüğümü ya da kendimi, o şeye bir biçimde yakın pozisyonlandırdığımı hissederdim. Bu, benim için, hep otomatik işleyen bir yapıydı. Başka şeylere özenmek, kendin olmak yerine, başka bir şeyi ya da birini giymeyi arzulamak. Kendinden kaçmak ve olmak istediğinden medet ummak.

Ancak bunun aslında yanılgıdan ve işkenceden başka bir şey olmadığı, hep bariz bir gerçekti. Belki de bunu kabullenmekte, geciktim. Çünkü tüm dünyayı ve onun işleyişini yutmaya kalkışmıştım. Ve hep bir şeyleri alt edebilecek kadar güçlü olduğumuzu sanarız ve ne kadar fazlaysak da kendimizi, o kadar aynı hissetmek zorunda bırakırız.

Ne kadar şişer ve ne kadar çoğalırsak, o kadar lanet doğururuz ve üzerimizdeki lanet başkalaşımı, var olduğumuz yerde gelişmeye tercih eder; sadece bizden intikam alabilmek adına.

Bütün karanlık aynı noktadan, aynı yöntemle enseler bizi; tıpkı bizim onu aynı delikten üflediğimiz gibi. Ve yine aynı küçük delikten görürüz gözlerimizi büyüleyip, tüm karanlığı aydınlatan ışık hüzmesini.

Yapmaya çalıştığım, bulduğum insanlardan birer parça almak değildi, onlardan bir parça olmaktı. Onlarda olan parçanın, aslında benim de göğüs kafesimde gömülü olduğunun farkına varamamaktı belki de. Başkalarıyla benzer şeyleri yaşıyor olabilmek, imkansızdı; ta ki yaşam çarkının basit bir mekanizmayla işlediğini keşfedene kadar.

Eylemlerimin arkasındaki niyet, belki de onların çığlıklarını içimdeki boşlukta yankılandırabilmekti. Anlam kazandıramadığım tüm eylemlerim, belki de onların ya da benim, birer parçamız değil, hepimizin birbiriyle paylaştığıydı.

Dünyaya iz bırakmış olan herkes, düğümlerden oluşan bir yumak halinde öldü ve onları çözebilmek için önceden işaretlenmiş olmanız gereklidir. Ancak o işarete sahipseniz acı çeker ve ara ara da şanslı olduğunuzu hissedersiniz.

(Yıllar sonra kendime not: Herkes eşsiz ve herkes tek. Parçalar, birleşerek bütünü oluşturur ancak her bir parçanın, kendine has ve başka kimsede olmayan bir niteliği vardır.)