Aşırı ve Aşınmış Bir Kişi, Kendi Ağıtını Yazdı
İhtiyaç duyduğu çok şey var. En önemlisi bir mucizeye ihtiyacı var. Bir mucizeye ihtiyacı var çünkü o bir insan, bir cahil, bir boyun eğen ve bir hareketsiz.
Kendini, düşüncelerinin sınırsızlığından yola çıkarak farklı ve nadir kılan, fakat düşüncelerinin büyük bir kısmının, gerçekleştirdiği eylemler sayesinde şekillenip geliştiğini çözümlemekte geç kalmış biri. Zekasını kullanabildiğini sanıyor ancak zekasını kendine zarar veren şeylere harcadığı gün gibi ortada. Hislerinde her şeyin farkında, fakat herhangi bir şeyi değiştirmek elinde değil.
Bir durumun akışına müdahale etmek ya da kendi lehine çevirmek gibi bir yeteneği yok. Şu zamana kadar gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeye devam ettiği tüm sıra dışı eylemler, bir şekilde etkisini gösteriyor. Bu etki gözle görülebilecek kadar ve eskiden sahip olduğu şeylere tekrardan sahip olabilmek için açlık duymasını sağlayacak kadar büyük.
Kendini istemsizce kıyaslıyor. Geçmişiyle ya da başkalarıyla boğuşup duruyor. Sahip olduklarına, sahip olduklarına sahip olanlara, kaybettiklerine, sahip olamadıklarına veya kaybettiklerine sahip olanlara kafa yoruyor. Bunların gerçeğe dönüşmesini sağlayan güç ile hararetli bir tartışma başlatmak için can atıyor. Hesap sorabilmek için gerekli olan her şeye sahip olduğunu düşünüyor. Tam donanımlı, ihanete uğramış bir savaşçı! Yanılabilme ihtimalini hiç göz önünde bulundurmak ise en büyük yanılgısı...
Hiçbir şeyin farkında değilken farklı olanı bulmakta güçlük çekiyordu şimdi ise farkın nerede olduğunu düşünüp suçlamalarda bulunmak üzereyken beyninin içindeki şimşekleri hissediyor. Zaman, ona her şeyin farkına varabilmesi durumunda yardımcı oluyor. Sahip olduğu ve gerçekleştirdiği tüm olgular kazanç görünüme bürünmüş kemirmelerle içine deşiyor; hüzün dolu bir aydınlanma!
Ani senaryoları ve zincirleme düşünceleri onu her seferinde tek bir sonucu anlamlandırmaya çıkartıyor: sonu olan bir yaşam. Düşünceleriyle ölümün ya da yaşamın dengesini bozmaya ise hiç niyeti yok.
Her şeye boyun eğip gözlerini bağladıktan sonra, önündeki büyük taşlara takılıp düşerek ve her düşüşte farklı şiddetlerde darbeler alarak yoluna devam etmekten başka çaresi yok, ta ki durana ya da durdurulana kadar.
Gözleri kapalıyken, yolun sanki kendi isteği doğrultusunda şekilleniyor olduğuna inanması ise ona kendini bir matah bir şeymiş gibi hissettiriyor. Gökte asılı bir yıldız sanıyor kendini ve gökten düşerken ona el uzatan tek kurtarıcısı, tek dostu ya da tek dayanağı ise tanımlamaları yakıştıramadığı kusursuz sesler, yakarışlar, tınılar, iniltiler ya da melodiler.