Kayıtlar

Eylül, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Barış

Bir insan, başka bir insanın içerisinde dönüp dolaşan kederin derinliğine ve boyut kazanmışlığına bir saniyeliğine de olsa ortak olabilseydi, herkes aynı yerin aynı katmanında eş zamanlı olarak barınabilir miydi? Bir ve tek olmak mümkün mü?

Sahtekâr Doğanlar

Dost, sevgili ya da eş olabilmek mühim mesele. Çamur içerisinde parlayanı ovalayarak ve okşayarak temizleyebilmek, gözlerden uzağa kaçıyor olanı yakalamaya ve yakınlarda  tutmaya yeltenmek ya da kaçan kişinin safında, aynı hızla ilerleyebilmek pek mühim! İçine doğru bükülü ya da bükülüyor olanın, kendini açmasını sağlamak mümkün ancak o kişiyi teşvik etmeden tanımaya kalkışmak tehlike arz edebilir. İnsanın içerisinde olan biteni gizlemeden, derinliklerine gömmeden ya da sıfat yerine geçebilecek tüm ögeleri giydirmeden sunabileceği, bunu yaparken de yanlış anlaşılmaktan korkmayacağı insanları kazanabilmesi; yargılamadan, küçümsemeden, reddetmeden ya da o çok üstün benliği ile harmanlamadan dinleyeni kucaklayabilmesi, gerçekten de soylu mesele. Sevmek, sevilmek en mühimi. Dar alanda ya da dengesizlikte debeleneni görmek ve ona el uzatmak ne yüce. Bir zar kadar şeffaf olabilenden, kanayan yaraya, gözde küçültmeden, yeri gelince avuç avuç tuz basandan, diplerde olanı yüzeye çekip çıkar...

160916

"Çok sevdiğim yaz mevsiminin bitişine şahit olduğum ve bu mevsime alıştığım ya da benimseyecek kadar uyum sağladığım için, korktuğum ve göremediğim pek çok şeyin git gide bana doğru yaklaştığını sezdiğim için, olamadığım ya da olduramadığım için, bana sunulanı ve bana bir şeyler sunan herkesi reddetmeye kalkıştığım ya da görmezden gelmeye çalıştığım ve hep aksi yönde koşturmaya çabaladığım için, gücümün yetmediğini ya da canımın istemediğini yerin dibine gömmekten çekinmediğim için, tam şu an kulaklarımda yankılanan melodi örgüsünün içimi en derinde gıdıklamasına istemsizce teslim olduğum için, ne yapacağımı bilmiyor olduğum için, sunacağım bir sürü şey olduğunu bildiğim halde hepsine ve her şeye yeter dediğim için, herkes, her şey ve tamamiyle ben için..."

Mağara Adamı

En primitif ya da içgüdüsel hareket ettiğimiz anlarda açığa çıkan her şey, hem gerçek hem de saklanamamış ya da asla saklanamayacak olan; hayvansal bedenimize ait olan şeylerdir. İnsanın içerisinde keyfine göre uykuya dalan bir hayvan yatar. O nedenle birini tüm çıplaklığıyla tanımak isteyen kişi, öncelikle o kişinin özüne katlanabileceği kadar işkence etmeli, ardından kamufle olmak için kullanılan tüm araçları -bunlar sözcükler ya da mimik maskeleridir- ilkel metotlar ile yavaş yavaş zedelemelidir. Ancak birini tanımak isteyen kişi, hamle önceliğini daima kendinde bulmalı, yani ilk önce karşı tarafın zihnine kendi içini gelişigüzel kusmalıdır. Buna ya da benzerlerine bazen manipülasyon da denir. Bu süreçte gerçekleştirmeye uygun olduğuna inanılan hamleler arasında herhangi bir boşluk kalmamalı, hızlı ve düşünülmüş biçimde hareket edilmelidir. Yoksa iki tarafında sorumlu tutulması gereken en ilkel anlarda, kişilerin içerisinde gizlenmiş olan avlanma arzusu ve vahşet, alenen ifşa olur. ...

Yeni Moda

Zihinde hükmünü sürdürebilmeye müsait olan yargıç, ruhta daima bir suç bulur. Ruh, suçlu olarak yaftalandığı her tekrarda, parıltısından bir parça yitirir. Böylelikle ruh söz sahibi olabilmekten öte, pişman ve boyun eğmeye yatkın bir mahkumun rolüne bürünür. Yani insanın karakter imparatorluğu ve bütün yönetim sistemi yüce yargıcın avucunda kalır. Buna belki tiranlık, belki de diktatörlük denir.