Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kendini Ehlileştirmeye Dair

Hayat hançerinin değdiği yarıktan akarak uzaklaşan ruhun havayla bir olması ve havayla harmanlanmış ruhun esasen başka ruhlarla bütün olma dansı. Kanayan insanın vazifesi, derin bir nefes almak ve yeniden bedene hapsedilişi gerçek kılmak olmalı. Bir anda ve daha çiğken  kopartıldık daldan. En dar kuyunun en sığ yerinde, gecenin fikirle tutku dolu sevişmesi ve yeni doğan ya da yeniden doğanların diyarında. Eylemde tekrar ve fikirde  kör döngünün eziyeti, kölelerin içe dönük çığlığından ibarettir. Ansızın kapıların çalındığı anda düşün gerçeği bükmesi. Kendini bilmenin yolu çoktur ya da yoktur çünkü kendinden başka olan da esasen sensin. Elle tutulur olanın elleri tutulmazsa, sevmenin yoktur hiçbir ifadesi. Istırap, insan içerisindeki hekimin en kuvvetli merhemi öyleyse onu tanımalı ve sürmeli. Sürmeli ki hançerin çatlağı iyileşsin ve iyileştiği yerde iz bellesin. İzi gören herkes, ruhun nefes  ile  dolup taştı...

Bir Ağaca Tırmanıp, Kurumuş Dala Oturmak (Saate Bakarken)

Kısa bir süre, rüzgara yaslı dinlenme hali ve günün birinde, bir kadın yeniden doğuracak beni.

Üstü Örtülü Tragedya I: İlk Kez Misafir Olunan Bir Evde Olanlar

"...Öyleyse anlatmalıyım. Yanıldım ve yanılttım. Beklemeye koyuldum; tıpkı pusuda bir avcı gibi. Bekleyişimin en uç noktasında, avımı görür gibi olmaya aldandım. Beraberimde getirdiğim her şeyin ağırlığını, bir başkasının sırtına yükleyebilmek adına duygularımın tasmasını saldığımın açıkçası pek farkında değildim. Bu ağırlık avımı korkuttu. Onu korkuttum. Kaçmaya yeltenir gibiydi. İşin gerçeği, uzun zamandır açtım ve pusmuştum, bekliyordum. Avıma, çeşitli yöntemler deneyerek yaklaşmaya değil, planlamadan yaklaşabilmeye, onu hissedebilmeye ve bu avdan haz almaya açtım. Kendi kendime yarattığım bu titrek bir arzu kıvılcımı, içimdeki "bu işi becerebilirim" alevini harladı ve ben de  yangınıma kucak açtım. Sanırsam bendeb başkasına biraz yabanileşmiştim, en sonunda kendimi, kendimi bilmişlikten bir parça kopartıp, üstüne sertçe basarken yakalayınca anladım. Biraz ben, biraz da tam aksim gibi görünene yaklaştım sandım, yaklaşabilirim sandım. Kör olmuşçasına, etrafımı görmeden...
Hata ettim ve hata etmeye biraz zevk, biraz da hüzünle devam ediyorum.
DURMA.

Bir Şiir Denemesi - 4

Ben, hiçbir şeyin efendisi ve prangasız bir köle. Duyguların tümüne aç, Sükunete duyulan ihtiyaç. Eylemsizliğin kıymeti, gören gözler içerisinde kaybolmak ya da tükürüğü yalamakta gizli. Yerdeki çatlağın içine doğru kaydım, burada alınan nefesi göremiyor oluşa aldandım. Sonunda bana kadar gül ve sana doğru geleyim. Kıskanmak nefrete doğurgan, sancıyı taşımaksa ağır. Sevgini tüketebilmek peşinde, sevgiyi sonsuzluğa adadım. Kokunu aldım sandım, benzerlik birbirimizi yakın tutuyor. Sabırdan yoksunluk içerisinde merak ateşi harlanıyor ve genişliyor. Gücün yetmediği yerde olmak, seni bana yakın kılmazken beni derinin altında şekillendirip baştan yaratıyor. Geceleri sendensem gündüzler benim, Güneş yoldaş sayılır ancak  Ay dostluğun temeli. Ne zaman, nasıl ve neden? Soru ve cevapların hepsi ebedi. Gökyüzü günyüzüne doğrul, doğrul ki aydınlık yerde sevileyim. Kanın son damlası kuruyunca mücadeleye yer yok. Bazen an emi...

Bir Şiir Denemesi - 3

Kayıp ve karmaşık, bulunmuş ve güçlü. Varolmuş ancak yersiz. Karanlığın içinde bir parıltı ve kavuşmazlık. İçinde kaybolmuşsam eğer, dışarı doğru taşarım. Taştığım yerde varolur ve nihayet havaya karışırım. Belki de toprak beni özümser ancak özümde her şeye yanaşırım. Benden olmayana benden biraz dışarı, benden olana ise benden daha içeri gelir ve tüm benliğim ile ulaşırım. Aşk ile yaklaşmaya aç ve aşk ile yaklaştığımı sandığım vakit dik bir yamacım. Seni bildiğimi sanıyorum lakin bilmediğim yerde seni öğrenmeye de muhtacım. Kim olduğumu bilmekte ve bilmiyor olduğum yerde kendimi keşfetmenin peşindeyim. Özüm ötede kim varsa onu özümsemek uğraşında ve belki de gerçek olanı pençelemek için adım adım sürünmek peşindeyim. Beni tanıdığını sanma çünkü ben senim. Seni tanıdığını sanıyorsan şayet beni tanımıyorsun demek, çünkü senle ben gücün şimdilik yetemediği yerdeyiz.

Od

Birini havaya doğru seslendim. Rüzgâr dilimden alıp, kulağına kadar götürür ismini. İçine çektiği ilk nefeste bulacak beni. Sonrasındaysa aniden fark edecek tüm benliğim ile onunla bir olmaya geldiğimi.
Maskeli balo ve soytarılar. Hepsi büyük ve bayat bir şaka. Yarım ağızla güldüm ve ıslak bakışlarımı içime çektim.

"Hoşgeldiniz, Efendimiz."

Dalları kurumuş bir çalının ardından sinsice beni gözetleyen, geçmişime gömülü tüm duyguların, uzaktan, adım adım ve artan bir hız ivmesiyle üstüme doğru gelmeye başladığını görür gibiyim. Aşk, ihtiras, korku, panik, merak, tehlike, yıpranmak için büyüyen çarpık bir heves, yüceltme, geri tepme ve de gerilerken ilerleme; belki de ani bir kalp krizi... Öte yandan, bu duyguların tümüne duyulan iştah ya da özlemin sunduğu her şeye boyun eğme ve teslim olma hali. Bu bahsettiklerim, uzun zamandır arayışında olduklarımın tamamı mı? Bekleyip deneyimleyeceğim ve bu olgunun gizemi, baştan sona heyecanla bürülü. Onu istiyorum.