Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Püf Noktamız

Üretmenin her hali, insanın yeri gelince karşı koyamadığını dışavurmasına ve böylece yükünü hafifletmesine aracı oluyor. Ama yazmak, ama anlatmak, ama çizmek, ama melodilerle bir olmak; insan aslen üretim aracılığıyla yaşama ayak uydurabilir.

Üstü Örtülü Tragedya III: 2+2=5

Sevmek, sevilmek. Gerçek hakkında gerçekten konuşabilmek. İki insan arasındaki romantik ve telepatik akıma el ele dahil olmak; yani birden fazla gibi görünürken aslen bir olmak. Olanı olduğu gibi anlatabilmek ya da anlatılabilir olacağını derinden bilmek ve böylece bükülemez ya da zedelenemez kenetlenme halinin de kenetlenen kişiler tarafından gerçek kılınması. Sonrasında korkunç bir aksiyonun araya girişi ve aniden ağzın teklemesi ve tıkanması. Sonra reddedilmek ve iki dilin birbirlerine küsüşü. Akımı, yanlış olarak atfedilen bir davranışın eğri büğrü taşlarıyla tıkamak, taraflardan biri için yanlış veya doğru olan kavram ya da eylemlerin ötesinde bulunma arzusu ve böylece insanın içselliğinde biriken şeylerin, biriktiği yerde infilak etmesi. Bükülemez ya da zedelenemez olan kenetlenişin, aslında iki çift gözün önünde asılı duran yıpranmış kırmızı bir perdeden ibaret olduğunu öğrenmek ya da insanın kendini kurtarmak için yine kendini kandırma dürtüsünü otomatikman devreye sokuşu.... K...

Esaretin Bedeli

Kelimelerin gücü, hem yapıcı hem de parçalayıcıdır. Zıt kuvvetlerin bu birlikteliğinden, bir takım koşul ve tecrübeler sonucunda gerçeğe dönüşen; kişiler arasındaki beraberlik ya da çatışma hali, yani ilişkilerimiz sorumludur. Bu sebeple bazen, kelimelere maruz kalmak ya da buna ihtiyaç duymak, bazense bir harf dahi duymak istememe arzusu kişiye hakim olur. Zihnin çalışma yöntemi, içerisinde var ettiği düşüncelerin tümünü kelimeler düzleminde işletmekse, duyguların da kelimelerin esiri olduğuna bir kanaat getirilebilir. Yani insan hep muhtaç ve hep köledir, iplerini göremeyen bir kukla gibi.
Geçmişin pürüzlü diyarından fırlatılan paslı mızrakların tümü avlıyor bizi ve zedeliyor benliğimizi.

Üstü Örtülü Tragedya II: Festival ve Denize Karşı Gündoğumu Eşliğinde Yılan Sokması

Hayatın, kişinin üzerine daha hazır ve daha gaddarca hücum edebileceğine dair ya da her zaman için çok daha ağır, çok daha korkunç hissettirebilecek bir tecrübe yaşayabilme ihtimali üzerine düşünce ve tasvirler. Her biri, endişe ile karışık, sürekli olarak zihin diyarında dönmeye ve dolaşmaya başlayınca kişi, o diyarın sakinlerini, gözlerinin yaşlarına dahi bakmadan kılıçtan geçirmeli, yani kanlı ve terli bir katliam yapmaya yeltenmelidir. Çünkü kişinin gözlerinin önünde gerçekleşenlerin pek çoğu, hasta ve artık kirlenmiş bir zihnin oluşturduğu ilüzyonlardan ibarettir ve bu da bir nevi gerçekliğin ve onun paklığının yitimi demektir. Çünkü acı bir tecrübe, kişiye her zaman gözlerine sinsice ilişen gerçekliği reddetmeyi buyurur. Yani acı özneldir. Acı artık katlanılamaz olduğunda ise, kaçacak yer bulmak her daim en kolay olandır. Yani gerçeklik, kişi için artık yitirilmiştir ve bu gerçektir. Zihin, kendini korur. Ve bu doğrultuda kişiyi her daim yener. İstediğini, istediği şekilde kişiye...