Üzerinde basitçe düşündüğümüzde Hitit, Urartu vs. gibi antik uygarlıkların kullandığı piktografik yazı sistemi ile günümüzde kullanılan emojiler arasındaki tıpatıp benzer ilişki, sözüm ona modernitenin bir noktada -özellikle insan ilişkileri ve iletişim özelinde- bizi primitif bir forma sabitlediğine, hatta özümüzün belki de hep aynı kalmaya programlanmış olması ve belki de yaratılışımızın temelinde kusurlu bir kuvvetin yattığı ihtimaline açıkça işaret ediyor. Aradaki en bariz fark, artık çanak ve çömlek yerine Facebook, Instagram ya da WhatsApp gibi sosyal medya kanallarını bir gösterge aracı olarak kullanıyor oluşumuz.
Tarih, daha doğrusu gelişim sürecimiz, kabaca taslağını çıkarttığımızda gerçekten de periyodik tekrarlardan ibaret gibi duruyor. Ancak her geçen saniye yaşadığımız ve yapmak zorunda olduğumuz her şey daha bayağı, daha yapay ve daha mide bulandırıcı. Uzun lafın kısası, dışarıdan gelişirken içeriden çürüyoruz.