Phantom Pain

Nihayet hazırsın. Hava soğuk, sanki derini kesiyor. Tak kulaklıklarını, sevdiğin şarkıları sıraya koy ve rota bellemeden dışarı çık. Sonra üşü ve yürü. Daha çok üşü, daha çok yürü. Üşüdükçe yürü, yürüdükçe düşün.

Dünü düşün. Bugünü düşün. Yarını düşün. Olmak istediğin kişiyi düşün. Olduğun kişiyi yargıla. Olmaya zorlandığın kişiyi hayal et. Olamadığın kişiyi düşün, iç çek ve sonra da olabileceğin kişiyi düşün. Oluştuğun kişi sen misin? Bir düşün…

Sevdiğini sandığın ancak bir türlü sevemediğin şeyleri düşün. Kazandıklarını, kaybettiklerini bir güzel sapta ki içinde bir ukte olarak kalsınlar. Söylediğin ve sana söylendiğine inandığın yalanları anımsa. Merhamet, şefkat, sevgi, sadakat ve arzu hakkında düşün. En sonunda terk ettiğin her şeyi dirilt. Bir daha hiçbir şeyi sevemeyeceğin ihtimalinden kork. Acaba hayatın boyunca, herhangi bir şeyi gerçekten sevdin mi?

Sonra, birlik, aidiyet ve mülkiyete dair düşün. Sahip oldukların, daha doğrusu sana sahip olan şeyler neler? Etrafını çevreleyen insanlara karşı nasıl bir tavır takınıyorsun? Neyse, bunları boşver, sen en iyisi senin olmayan şeyler üzerine düşün ve sahip olabileceklerini hayal et. Zamanını harca. Senin olduğunu sandığın şeylerin tümünü, “tek başına” elde etmene aracı olan ne? Düşün…

Artık hayalini kurmakta zorlandığın ve bir zamanlar seni diri tutan yaşantıyı ise düşünmekten vazgeçme. Böylelikle eserinle gurur duy ve ıstırabına ekle. Bazen, ne kadar kolay vazgeçebildiğini düşün. Pes ettiğin her an, içine doğru haykırdığın ses tonun, tekrar tekrar yankılansın kulaklarında. Bu doğrultuda, görmezden geldiğin ve gözüne küçük gelen ayrıntıları düşün. Artık anlıyorsun, o kadar da küçük değillermiş, değil mi? Gözünde büyüttüklerini düşünmeyi de ihmal etme.

Yalnızlık üzerine düşün. Birken hiç ve çokken hep olduğunu idrak et. Saatlerce düşün, nitekim hiçbir şey düşünmediğini fark et. Ellerini ceplerine sok. Eve dön umarsızca, belki biraz da hızlı adımlarla. Kapıyı aç, evine gir. Aynaya bak bir süre sonra. Gözlerin ve yanakların kızarmış.

Bir duş al en iyisi. Aç suyu, sakince gir altına. Suyun sesine kulak ver; iç sesine de. Soğuktan donan vücudun, sıcak suyun altında hafifçe uyuşsun. Omurganın gerginliğini hisset. Düşün. Yumuşa. Yeniden düşün. Tekrar tekrar düşün. Geçirdiğin günü ve uykusuz gecelerini düşün.

Ardından el salladığın tüm taşıtları düşün. Altına oturduğun ağaçları, bakışlarınla şekil verdiğin bulutları, o kızıl gün batımını ve en son ne zaman yüzdüğünü düşün. Sarıldığın kişileri ve sana güzel hissettiren anıları anımsa ve gör ki aslında yalnız değilsin. Çocukluk anılarını canlandır. Çizgi filmleri çok severdin. Tebrikler, artık büyüdün.

Sonra insanları düşün. İnsanlığı düşün. Acaba, şu zamana dek yaptıkların, kimlerin başına ne işler açtı? Geleceği kurgula, değerlendir ve böylece geçmişe saplan. Ancak unutma, bu şekilde düşünerek, geleceğe doğru atılacaksın.

Şimdiye dek yaşanılmış tüm hayatlar hakkında da düşün. Dünyayı gözünün önüne getir. Nereden geldik ve nereye doğru gidiyor olabiliriz? Hisset. Sanki bir daha hissedemeyecekmiş gibi hisset.

Kendini, kendi gözlerinin önüne dik. Biraz yere otur. Üzerinde fazla düşünülmemiş sözcüklerin, dışarı çıkamadığı yerde ol. Kalbini tart ve gör ki bomboş. Ne oldu? Tadın, tuzun yok gibi. Artık değişme vaktin gelmiş gibi…

Şimdi çık suyun altından. Çık, güzelce giyin ve yaşamaya başla tekrardan. Ve yaşadığın şeye "hayat" de. Yeri gelince, hep aynı şarkı tekrar etsin kulaklarında. Ama sen yine de hep, "hayat" de.

Çünkü hayat, hayat işte. Çünkü hayat, hep böyle. Peki ya sen, sen nasılsın?