1...2...3...

Bir türlü fırsat vermediler! Belki de, o çok aradığımız fırsatı yakalayamamışızdır? Kim bilir, belki de "fırsat" diyerek nitelendirdiğimiz şeyi esasen bizim üretmemiz gereklidir? Onu tam yakalamak üzereyken, mahvolmasına izin vermiş olamaz mıyız? Salyalarımız akarken hayalini kurguladığımız şey için en uygun anı beklememiz gerekli; fırsat dediğimiz şey, gelecekte bir yerlerde bizi bekliyor olmalı... Öyle değil mi?

Öylesine ihtiyaç duyduğumuz, o her şeyi değiştirecek büyülü anı ve içinden geçtiğimiz tüm süreci özümseyebildikten hemen sonra yaşayacağımız hazzı hayal edebiliyoruz. Bir gün gerçekleri istediğimiz gibi yansıtabileceğimiz forma ulaşacağımızı biliyormuşçasına hareket ediyor ve sonuçların tam da planladığımız gibi olacağına dair -kendimizden emin bir tavırla- gözlerimizi her şeye yumabiliyoruz. 

Gerçek şu ki bu zırvaların tümü, tembel birinin zihninde dolaşıp, tembel bir ağızdan çıkıyor. "Aradığımız fırsat" diye bir şey olmaz ve aradığımız fırsat kesinlikle avuçlarımızda kendine bir yer bulmaz ya da gökyüzünden kucağımıza düşmez. 

Tüm bunlara rağmen insanın güç alabileceği tek gerçek şudur ki kişi, ihtimaller tarlasında umudunu yitirmemeli. Çünkü bize acı verenden kaçmaktan ya da onu çözmekten başka bir çaremiz yok.

Pusudayız, her ne kadar sabırsız olsak da efendi zaman, bizden sabırlı olabilmemizi istiyor sevgili dostlarım!