Kayıtlar

Kasım, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çocuk Kalbi Gelişir

Çocukken oyuncaklarımdan bir ya da birkaçına karşı spesifik olarak yoğun bir sevgi beslerdim, tıpkı her çocuk gibi. Kendimi o oyuncağı diğerlerine kıyasla daha temkinli ve daha fazla oynarken bulduğumda, diğer oyuncaklarımın bu durumu fark ettiğini düşünür ve böylelikle üzüldükleri ya da alındıkları hissiyatına kapılırdım. Sonrasındaysa vaziyeti toparlamak adına, hiç duraksamadan teker teker her biri ile aynı ilgi ve özenle oynamaya başlardım. Finalde ise hepsini bir araya getirir - oluşabilecek herhangi bir potansiyel sürtünme ve kıskançlık ihtimaline karşı- ve büyükleri olarak aralarında barışı sağlamayı eksik etmezdim. Tüm bunlar sebep, bu yaşımda böylesine şüpheyle doldum sanırım.

Panter Liva

Bir gece ve ansızın, bir ihtimalin, benim açımdan değerlendirilebilir ve faydalı oluşu sakince gün yüzüne çıktı. Aynı gece, yalnızlığımın başka gözlere batışı nedeniyle bana doğru hızla gelen özenle süslenmiş bir teslimat, herhangi bir müdahaleye dahi teşebbüs etmeyen, başına buyruk bir güç tarafından itildi. Ve nitekim gözle görülemeyen doku ile örülmüş bir yolda, bu gözlerin sahibi olan kişi ile yürüme ihtimali aklıma düştü. Sağlam adımların güçlü olmasının aşıladığı keyif ve heyecan, çiçekler açtığı vakit Güneş çoktan doğmuş olacağına işaret etmişti; sevgi paylaşılabilir formuna doğru evrilirken. Her şey korkunç, her şey bulanık ve her şey güzel. Ancak yanılmıştım. Çünkü o gece kendim için dizayn ettiğim ihtimaller dizisi, bu lanetli yalnızlıktan sıyrılmak adına kendime sunduğum ve sunduğumu bilmeme karşın görmezden geldiğim somut bir yalandı. Yalanımla esasen bütündüm. Beni kurtaracak olan niteliklere ulaşmam da imkansızdı. Zaman ilerledikçe yalanım beni yuttu, ben de bana doğru çe...

Kemo Sud

Bazen, her nefes verişimde ruhumdan bir parça üflüyor gibiyim. Mantığımın katı ve kuvvetli duvarlarını yerle bir edebilen bu harlanmış merak, beni çileden çıkartıyor. Nasıl oluyor da insanlık bu denli gaddarca ve böylesine ıstırap yüklü bir yaşantıyı sırtlanmak zorunda kalıyor? Nasıl sindirebiliyor? Ya da şiddetli ve yoğun acının enjekte edildiği bu yaşantı, belki de hiçbir sebebi benliğinde barındırmayan insanları nasıl bulabiliyor? En önemlisi, ortada neden korkunç bir avcı ve şaşkın bir av var? Bu ilişkide insanın öğrenmesi gereken şey ne?  Benliğimi başka benliklerin üzerine koyuyor, onlarla bir oluyorum. Sonrasındaysa nitekim sonucun çok keskin olabileceği durumları çaresizce, zoraki ve bile bile yaşamanın ne kadar güç olduğunu öğreniyor ve bunu sırtlanabilecek gücü kimsenin içerisinde bulamıyorum.

Gövdemin Merkezindeki Boşluğun Bir Rengi Olduğunu Biliyorum

Ucundan deforme olmuş gerçeklik algım ve karanlığa bürülü yalnızlığım. Dengesiz tavırlarım ve ayrıntılara odaklı gözlerim. Sürekli seğiren kaslarım ve seyretmekten her zaman için keyif aldığım gökyüzü. Davranışlarıma yapışmış olan kusurlar ve bozuk düşüncelerim. Diyaloğa karışan panik hali ve havada asılı kalış. Hareketsizlik anı ve hissizlik. Tatmin olamamak. Tatmin edememeye ihtimal vermemeyi tercih etmek. Kanlı kıymıklar ve masum tutkular. Yaratılışa dair mide bulantım. Zamana karşı bilediğim öfkem ve de saygım. Yaşamın gözle görülemeyen dokusu ve sonsuz döngünün kavurucu savaşı. Dinamikler arasındaki ilişkiler. Benliğin barındığı kaos ve hedeflenmiş ya da ötelenmiş, ileri tarihli huzur. Çakılı ve göz alıcı umut hüzmesi. Biyolojinin kaypaklığı ve kıymeti. Tanımak, tanışmak ya da hepsini bir ve bütün varsaymak. Sevmek. Kendini sevmek. Bazen, emin olmadığından, emin olabilmek. Bilmek, öğrenmek, edinmek ya da unutmak. Sevilmek. Bir başkasına bağlanmak. Anlamlar yüklemek, oyunlar oynama...

Lineer

Kendim için isteyebildiğim kadar, kendim için istemekten çekiniyorum.