Kemo Sud
Bazen, her nefes verişimde ruhumdan bir parça üflüyor gibiyim. Mantığımın katı ve kuvvetli duvarlarını yerle bir edebilen bu harlanmış merak, beni çileden çıkartıyor.
Nasıl oluyor da insanlık bu denli gaddarca ve böylesine ıstırap yüklü bir yaşantıyı sırtlanmak zorunda kalıyor? Nasıl sindirebiliyor? Ya da şiddetli ve yoğun acının enjekte edildiği bu yaşantı, belki de hiçbir sebebi benliğinde barındırmayan insanları nasıl bulabiliyor?
En önemlisi, ortada neden korkunç bir avcı ve şaşkın bir av var? Bu ilişkide insanın öğrenmesi gereken şey ne?
Benliğimi başka benliklerin üzerine koyuyor, onlarla bir oluyorum. Sonrasındaysa nitekim sonucun çok keskin olabileceği durumları çaresizce, zoraki ve bile bile yaşamanın ne kadar güç olduğunu öğreniyor ve bunu sırtlanabilecek gücü kimsenin içerisinde bulamıyorum.