Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nice Denizler İçin Yazı Tura Atmışlığım

Bulutların içini, çıplak gözleriyle görebilenlere ve bazen kendini dişi kedi gibi hissedenlere... Gökkuşağından bilezik yapan ve sevdiklerine armağan edenlere... Annesinin kısıtlı rahminde çırpınan fetüslere ve hızla çırpılan yumurtalara... At gibi yarıştırılan tüm çocuklara ve neredeyse yerde sürünecek kadar bükülmüş olan tüm yaşlılara... Televizyonun sesini, beşin katlarında bırakınca rahat hissedenlere ya da uykusunda konuşanlara... Dört duvarı kendine arkadaş edinenlere ve kendi kendini, kendi yağında kavurabilenlere... Düşüncelerini, bir dinamite bağlamış olanlara... Karanlığın tüm hizmetkârlarına ve onların karşısındaki ışık bükücülere... Göz okuyabilenlere ve son olarak da kendi ruhlarını, tırnaklarıyla kazımak zorunda kalmış olan zavallılara...

Otoban Faresi

Çünkü iyiyi ve kötüyü ayıramadın! Bense sana inanmıştım. Seni kusmuğumdan yoğurarak, üfürüğümle donatmıştım. Sense karşılık olarak keskin kalemini bileyip ruhsal ışığını saçtın, ben de sana cehennemimde sıcacık bir yer açtım.

Kiracı, Kiracıya Duyulan İlgi ve İlgi Duyan Kişiye Adanan Tahminler

Bir türlü sönmek bilmeyen, durgun ve saklı bir yorgunluk hali ile sürekli olarak boğuşmak; bazen onu bastırmak, bazense bastırdığını sanmak.

Zihin ile Evren, İç İçeyken...

Sadece gökyüzünün dokusunu görebilenler!

Pineapple Blues (for Her Blue Eyes)

Bazen merakı, arzuyu ve bize, bizi güzel hissettiren tüm duyguları, hiç ummadığımız anlarda gerçekleşen durumların tam merkezinde bulunan, çok renkli sürpriz kutusunun içinde didik didik aramak gerekir. Kutuyu, bir heyecanla açtığımızda, içinde hiçbir şey bulamasak dahi kutuyu açmış olmak ya da açmadan önce/açarken içinde istediğimiz şeylerin olduğuna inanmış olmak bizi, esasen amacımıza daha en başından ulaşmış kılar, kılacaktır. Bazen hiçbir engele odaklanmadan ya da hiçbir endişeye fırsat vermeden hareket etmek, inanmak, güvenmek, keyif almak, anlatmak ve dinlemek gerekir. Aynı anda hem dinamik, hem de statik olmamızı talep eden durumlar vardır. Bu durumlarda bir başkasıyla bütünleşerek, bu bağdan haz almamız bizden istenir. Bazen de geleceğe dair duyulan iştahın doğurduğu istikrar ve iç huzura kavuşabilmek için gerekli olan aksiyonları sadece içimizde keşfedebileceğimiz bilincine gelmemiz ve ardından da her bir aksiyonu hissetmemiz gerekir; ya da hissetmememiz.

Dalgakıran

Yüzebilirsin de, batabilirsin de. Kesin olan tek şey her koşulda ıslanacağın.

Anarşi - II

Nefret etmemek o kadar zor ki. İnsanlardan, eşyalardan, geleneklerden. Senin azmini kırıp kanamanı izlerken zevkten dört köşe olduklarında mantıklı gelen tek his nefret oluyor. Ama ben nefretin insanı ne hale getirdiğini biliyorum. Nefret insanı paramparça yapar. Olmadığı birisine dönüştürür. Hiçbir zaman dönüşmeyeceğine yemin ettiği birisine.
Tüm sarsıntıları, durağan bir formda kucaklamak ve çoğu zaman can sıkıntısının kapanına kısılmış gibi hissetmek. Bir taraf pusmuşken, diğerinin kusması ve bu rekabetin tam ortasında kalakalmış olanın, bütünüyle keyiften uzak yaşamaya atanmış ya da sürülmüş olması. Bazı anlarda kullanmak zorunda olduğumuz kuvvetli sözcükler, havada asılı biçimde kullanılmayı bekliyorlar. Gel gelelim, yaşanılanları düzeltebilmek ya da istenilen sonucu herkese giydirebilmek, ne yazık ki kimse için mümkün ve doğru değil. "Her zamankinden!", dedi siyah kasketli çocuk. Ve işte, tam önünde ağzına kadar dolu bir hissizlik anı . "İyi ki dağlar, denizler ve gökyüzü var" diye geçirdi içinden ve gülücüğü yüzünde kırıldı.

Mammatus Bulutları

Resim

Richter Ölçeği

Zaman geçtikçe bilgeliğin yaşla ilgisi olmadığını öğrendim. Yaş sadece yorgunluğu getirir. Yaşlandıkça yalanları karıştırmak ve korkuları saklamak yorucu bir hal alır. Kişinin kendini tanıyor olması ise düşüncesizce yaptığı şeylerin hiçbirini gizlemez; ya da bizi yoran şeyleri.

Anarşi - I

Sevdiğimiz insanların öcünü almak istediğimizde, kişisel adalet, toplumsal ve ilahi adalet ile çakışır. Yargıç, jüri ve Tanrı oluruz. Bu seçimle beraber göz korkutan bir sorumluluk girer devreye. Bazıları bu yükün altında ezilir, bazıları da dengeyi kuramaz. Gerçek insan, kalbindeki tutku ve beynindeki mantık arasındaki dengeyi bulur. Çözüm her zaman doğruluğun ve kuvvetin eşit karışımındadır.

Meditatio

Bugün Güneş'e yüzmek istedim. Gün batımına doğru denizden, bulutlara ulaşmak ve gökyüzünün pastel renklerine karışmak istedim.

Kan Emici, Nefes Molası ve Havlayan

Sivrisinek ısırığının tatlı ve sinir bozan kaşıntısı, şiddetli bir hapşırık ya da sağanak yağmurda ıslanmış kirli bir köpeğin kokusu kadar ve de gibiyim.

Kullanım Süreci ile Gelişim Süreci Doğru Orantılıdır

Taşkın, düşünceli ve bıkmış bir primat, günden güne değişmek zorunda; evrilirken gelişmek ve toz olmak zorunda.

Devam Ediyor!

En katı materyalden yapılmış şeffaf perdeyi yırtabildikten, bütün karmaşayı tek tek boğuşarak çözebildikten ve karanlığı istenilen forma bükmeyi öğrenip ışığa ulaşabildikten sonra hayat ...

Nutuk

Bazen, sadece kendimden bahsetmek istiyorum. Öylesine konuşmak, kendi ağzım ve başkasının kulakları için herhangi bir endişe taşımadan. Bu, özünde belki sizler, belki de kendim için. Seçenekler her daim gözler önünde, ancak bu seçeneklerin şekillendirdiği yol ve yolun kırılımları var. Ve yolun sonunda renkli çiçekler açmayadabilir. Yapılabilecek en basit şey, her şeye, her an daha da dipten bakmak gerektiğini kendimiz için belirgin ve gerekli kılabilmek. Çünkü yeni izlenimler ve farklı açılar, kişiyi, kendiyle olan savaşında yenilmez kılabilir. Herhangi bir şeye bakmamak, ve hiçbir şey görmemek de bir seçenek, ancak bakmaya niyetlendiğin halde hala göremiyorsan...

Tırmandığı Yer En Dibi & İndiği Yer En Tepesi

Sineklerin hüküm sürdüğü karanlık ve nemli bataklık, rengarenk çiceklerle bürülü, sonsuz çayırla iç içe.

Dağları Oynatan Çocuklar

Onu yaşatın! Onu her daim besleyin ancak büyümesine de engel olun! Ölmesine, solmasına ya da değişmesine izin vermeyin, yoksa havada asılı kalırsınız ve inanın hiçbir şeyin geri dönüşü yok.
Ölüm sessizliği ve düşünsel bir fırtınanın gergin sevişmesinden peydahlanan korkunç derinlikteki paranoyalar, doğrulanarak kirlenmek zorunda kalmış gelişime müsait tespitleri işaret ediyor.

Alelade Bir Bulmaca

Her geçen gün, günleri ilmek ilmek ören saniyeler daha ilginç ve ara sıra katlanılamaz bir hal alıyor. Yaşantının işleyişi, bütün çarpıklığıyla soyunmuş ve çırılçıplak zihnimin karşısında. Ona ulaşmak ve kendi değişimimin tohumlarını ondan doğurabilmek ise oldukça güç. Bir zamanlar ve daha sonrası...

Titreşimler ve Çığlık

Yaşam boyunca, yaşam tarafından bozulmuş olan insanlar ya da bir biçimde bozuk doğmuş olan herkes; tüm pis ve lanetli yaratıklar, kusurun anlamını bilmeyen ya da tatmamışları bozulmaya maruz bırakıyorlar ve belki de gelecek için en tehlikeli kitle imha silahını üretmiş oluyorlar.  Karanlıktan türemiş bir virüs, herkesi ele geçirmenin peşinde.

Dar Oda Toplantısı

Kimi istediysem ya da aradıysam; neyi keşfettiysem ve şimdiye dek ne öğrendiysem, bulduğumda hep o olduğumu, ona dönüştüğümü ya da kendimi, o şeye bir biçimde yakın pozisyonlandırdığımı hissederdim. Bu, benim için, hep otomatik işleyen bir yapıydı. Başka şeylere özenmek, kendin olmak yerine, başka bir şeyi ya da birini giymeyi arzulamak. Kendinden kaçmak ve olmak istediğinden medet ummak. Ancak bunun aslında yanılgıdan ve işkenceden başka bir şey olmadığı, hep bariz bir gerçekti. Belki de bunu kabullenmekte, geciktim. Çünkü tüm dünyayı ve onun işleyişini yutmaya kalkışmıştım. Ve hep bir şeyleri alt edebilecek kadar güçlü olduğumuzu sanarız ve ne kadar fazlaysak da kendimizi, o kadar aynı hissetmek zorunda bırakırız. Ne kadar şişer ve ne kadar çoğalırsak, o kadar lanet doğururuz ve üzerimizdeki lanet başkalaşımı, var olduğumuz yerde gelişmeye tercih eder; sadece bizden intikam alabilmek adına. Bütün karanlık aynı noktadan, aynı yöntemle enseler bizi; tıpkı bizim onu aynı delikten üfledi...
Renkten renge, en kusursuz doku ve örüntüye anı anına bürünebilen bir varlığın hayal gücünü hayal edin.
Saçlarım gökkuşağı ya da tırnaklarım zümrüt  olsaydı, hayal gücüm onları kıl ve kemiğe dönüştürür müydü?

Dolunay

Zihnin kendine has yöntemleriyle ördüğü korkunç izolasyonu içsel çabamız sayesinde yok saymak, duygularımızı yumuşatır, bağımızı çözer ve rahatlamamız için bize anlık bir olanak sağlar. Süregelen ve alışkanlık haline gelmiş tüm eylemleri bir şekilde yırtıp atabilmek ya da bireysel hendeklerimizin farkına varmadan bir adım atmaya kalkışmak ise tüm hareket etme kuvvetimizi yavaşça sömürür, sindirir ve böylelikle yeni ya da doğru hamleler yapma arayışına doğru hızla itiliriz.

İnsan Biyolojisi

Duyguların konuk olduğu yoğun zıtlıklar, yönlendirmenin imkansız olduğu ani inişler ve çıkışlar. Geriye hissetmek ve davranmak kalıyor.

Aşırı ve Aşınmış Bir Kişi, Kendi Ağıtını Yazdı

İhtiyaç duyduğu çok şey var. En önemlisi bir mucizeye ihtiyacı var. Bir mucizeye ihtiyacı var çünkü o bir insan, bir cahil, bir boyun eğen ve bir hareketsiz. Kendini, düşüncelerinin sınırsızlığından yola çıkarak farklı ve nadir kılan, fakat düşüncelerinin büyük bir kısmının, gerçekleştirdiği eylemler sayesinde şekillenip geliştiğini çözümlemekte geç kalmış biri. Zekasını kullanabildiğini sanıyor ancak zekasını kendine zarar veren şeylere harcadığı gün gibi ortada. Hislerinde her şeyin farkında, fakat herhangi bir şeyi değiştirmek elinde değil. Bir durumun akışına müdahale etmek ya da kendi lehine çevirmek gibi bir yeteneği yok. Şu zamana kadar gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeye devam ettiği tüm sıra dışı eylemler, bir şekilde etkisini gösteriyor. Bu etki gözle görülebilecek kadar ve eskiden sahip olduğu şeylere tekrardan sahip olabilmek için açlık duymasını sağlayacak kadar büyük. Kendini istemsizce kıyaslıyor. Geçmişiyle ya da başkalarıyla boğuşup duruyor. Sahip olduklarına, sahi...

Aforizmaya Benzer Ancak Aforizma Olamayacak Kadar da Haddini Bilen - III

Çok uzaklarda, aynı zamanda da burnumuzun tam dibinde bir şey var; göz kamaştıran bir parıltı ya da ilahi bir müdahale. Her şeyi değiştirecek tek bir aksiyon. Bütün düzeni alt üst edip, aynı düzeni baştan oluşturacak olan tüm parçalara, farklı yöntemlerle yeni anlamlar kazandıracak ve tüm sistemi yeniden yapılandıracak olan sınırsız bir güç. Bu güce ulaşmak, belki de imkansız. Belki de o, vakti geldiği zaman çıkıp gelecek ve kişinin içinde kendine bir yer bulacak. Belki de, hali hazırda uyguladığı görkemli işkencesine bir süre daha devam edecek olması bu yüzdendir. Neye, nasıl inanmalı? Ne için çaba sarf etmeli? Kişi, alnının teriyle, ekmeğini nasıl taştan çıkartabilir? Mühim sonu belirsiz olan bu baştan kusurlu bekleyişin, tüm getirilerine istemsizce sahip olmak, bir hayaletin kişiyi ele geçirmesi gibi. Hiçbir şey yapılmadığı takdirde edinilebilecek tek şey bu olmalı. Silik, titrek ve zayıf bir kuvvet, kuvvetten sayılabilir mi? Karşı konulamaz bir ivmeye, karşı koyabilir mi?   Tem...

Potansiyel Kütle ve Organik Tepkime

Fark etmez. Günlerden bir gün. Mesela hararetli cuma ya da zahmetli -ve somurtkan- pazartesi. O, bilinen ve göze ilişen yerlerden çok uzakta; yine yelkovanı, akrep ile zehirliyor. Yine kendisinden doğma olan piçlerinin sadece birkaçını tatmin ediyor ya da edebiliyor. Ve yine gözlemlerinden, kendisi için fayda toplamak peşinde. Aceleyle girip çıkarken, beyin kıvrımlarına saplanan kıymık formundaki düşünceler ve onları saplandıkları yerde besleyip büyüten cübbeli fısıldayıcılar, görevlerinin gidişatından pek memnun! İşlerini iyi yaptıklarını kendilerine sürekli olarak hatırlatıyorlar. Melodiler ise her seferinde, her şeyi dev bir dalga ya da sönmek bilmeyen, dumansız bir alev gibi yok etmeye yelteniyor. Dört nala koşup ara ara şahlanan bir at sürüsü, onlara karşı duran tüm orduları tarumar ediyor. Bu katliamdaki tek amaçlarıysa, aslen her şeyi baştan yaratmak. Yine ve yeniden. Her şey taze ve her şey körpe. Ruhun diyarında gerçekleşen her şey, umulmadık bir vakitte ya da tam vaktinde, et...

Başarı

"Dinle evlat... İnsanlara ve onların tüm çürük ve kokuşmuş eylemlerine, garipsediğin ölçüde alıştığın zaman, hayatının gidişatını artık değiştirmeye hazır hissedeceksin. Sonrasında, günü gelecek, belki bir şey icat edecek, belki de banka soyacaksın. Belki de bir savaşta şehit düşeceksin, belki de hayatının aşkı ile evlenip, mutlu mesut yaşayacaksın. Hayat bu ya, ihtimaller silsilesi. Belki de, kendini, o kadar da önemli ve matah saymamalısın? Gerçek şu ki, bir biçimde, bir şeyin, yazılı yörüngesini değiştirip, kişisel izini bu dünyaya bırakmış sayıldıktan sonra göç etmen kolaylaşacak."

Eğri Ayrım

Hayaller ve planlar arasında bariz bir fark vardır. Kişi, hayali için bir malzeme olarak kullanacağı şeyi, sevdiği ya da sempati beslediği şeylerin arasından bilinçsizce ve özenle seçer; hemen ardından hayalini kurgulamaya koyulur. Bir şeyi arzuladığımız haliyle yeniden canlandırmak, hislerimizi uyandırır ve bu işlemin sonucunda hayalin hazzından bir tat alırız. O an, otomatik bir şekilde kurguladığımız hayalimizin, tam da istediğimiz kusursuzlukta gerçekleştiğini varsayar ve şimdi elimizde olan bu veriyi besler ya da ondan besleniriz. Ancak planlamak daha zorlu ve bir nevi yıkıcıdır. İnsan, planını yapılandırırken, gözünün önünde duran tüm riskleri, tüm olumsuz koşulları, engelleri ve soyut hendekleri işin içerisine bilerek ve isteyerek dahil eder. Böylelikle de bu ihtimaller ordusu ile savaşmaya başlar ve bu savaş, başlamadan kaybedilecek türden, çetin bir savaştır. Hiçbir kılıç düşmanın etini yarmaz ve kuşanılan hiçbir zırh, alınan darbeleri engelleyecek kadar güçlü değildir. Böyles...

Doygun Renk Skalam

Aynalar icat edilmeseydi de su birikintileri vardı; elbet ve mutlaka yansıyabilirdik bir yerlere, bir şekilde. Unutmamalı ki kendini bilmeyen, başkasını da bilemez.

Per aspera ad astra!

Yeşermiş göz bebekleri ve solgun bakışları ile daha önce pek çok kez bulunduğu yerde durmuş, sahip olduğu bütün yaratıcılığın, önceden belirlenmiş sınırlarını paramparça edip, sonsuzlukla el sıkışmak için can atarken; yeteneklerini, içine doğduğu yaratılışa armağan etmek için yerinde duramıyordu. Sezgilerini, bir şekilde dışa vurmaktan -ya da haykırmaktan- alacağı hazzı düşlerken, içini kemiren şüphelerin bir son bulacağı anı düşleyip, tepesinde taht kurmuş olan efendiyi sakinleştirmek için, göğsünün derinliklerindeki efendiye kusursuz bir konuşma hazırlıyordu.  Bu konuşma, bütünüyle gelişigüzel seçilmiş melodi, ezgi ve seslerle örülmüş ve donatılmıştı. Daha en başından, hakimiyete hakim olacağını belli ediyordu. İçinde soluduğu dakikanın doğası gereği, benliğinin evrilmiş bir sonraki hali tanıdık ve bir o kadar da samimiydi. Belki de bu, sahip olduğu tek gerçeklikti; en azından şimdilik. Kendi doğasına dönük, içten içe bir farkındalık geliştirebildiği için mutlu ve gururluydu. Cid...

Eşler Arasında Birinci

İnanç, bilgi, yaratıcılık, aşk ya da tutku. Bir deha olabilmek için; insanlığı ve bir oluşu derinden tadabilmek için hangisini kuşanmalı? Yoksa herhangi bir seçim yapmak mı ilk yanlış hamledir?

Simüle

Yersiz ancak özenle inşa edilmiş ve zoraki gülücükler ya da samimiyetten yoksun bakışlar ile bütünleşmiş anlamsız tümceler. Bizi biz yaptığını sandığımız her şeyin çalıntı ve oluşu ve gerçekte kimliksiz oluşumuzun yadırganmayışı. Yuvarlak bir fanusun içinde bile, yönümüzü şaşırmak ya da bütünüyle kaybolabilmek mümkün.

rennt

Evet, ondan kaçamaz; ona dair her şeyi istemediğini kalbinde hissetmediği sürece. Kaçmasına izin verilmeyen kişi, umulmadık ve de hiç olmadık anlarda yılmış gibi görünür ama ayağa kalkıp mücadele etmek, içinde bir yerlerde olduğu için, yılmayı tatmaktan da korkmaz. İçinde bulunduğu kör döngü, kaçmasına izin vermeyen kişinin yılmasına izin verirse, yılmayı tatmaktan da hiç mi hiç çekinmez. Beraber olduğu sürece, kaybetmeyi göze almak korkunç değildir. Şayet düşerse, yüzünü yasladığı zeminden bir daha asla kaldırmak istemez ya da kaldıramaz. Belki de kaldırdığı halde kaldıramamış gibi görünür. Bu ihtimal ise hepsinden daha korkunçtur.

Aşk ve Nefret

Karanlığı sevdiğim kadar ondan korkar ve korkumdan da bıkarım.

Yansıma ve Karaltı

Gırtlak yakan sigara ve süzülerek dans eden dumanı. Eskimiş bir ev terliğinin ters dönmüş teki. Duvara asılı, pili bitmiş bir saat. Gecenin yıldızları, kendi aralarında bizim hakkımızda fısıldıyorlar. Ruh, örüntülü seslerden besleniyor. Evren, ancak tüm soyutlamalara sahip olmak kaidesiyle keşfedilmeye hazır olduğunu seslenmekte. Düşünceler, herhangi bir sıraya girmek istemiyor bu nedenle de zihinde disiplin hükümsüz sayılıyor. Küçük bir oda, genişliyor ve geceye karışıyor.

Şeffaf Gerçek

Resim
Bir kişinin iç dünyasında buruşarak birikmiş bir durumun, iyi ya da kötü, bir sonuç vermesini arzulamak. Zihinden hızla geçen, titrek ve kırılgan düşüncelerin beklentileri karşılamaması. Gözler önünde sıradanlaşmak... Kişinin bir duruma karşı vereceği tepki ve alacağı tedbir kolaylıkla tahmin edilemez ancak "tanrı" bilir, "şeytan" ise yönlendirebilir.