Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çocuk Kalbi Gelişir

Çocukken oyuncaklarımdan bir ya da birkaçına karşı spesifik olarak yoğun bir sevgi beslerdim, tıpkı her çocuk gibi. Kendimi o oyuncağı diğerlerine kıyasla daha temkinli ve daha fazla oynarken bulduğumda, diğer oyuncaklarımın bu durumu fark ettiğini düşünür ve böylelikle üzüldükleri ya da alındıkları hissiyatına kapılırdım. Sonrasındaysa vaziyeti toparlamak adına, hiç duraksamadan teker teker her biri ile aynı ilgi ve özenle oynamaya başlardım. Finalde ise hepsini bir araya getirir - oluşabilecek herhangi bir potansiyel sürtünme ve kıskançlık ihtimaline karşı- ve büyükleri olarak aralarında barışı sağlamayı eksik etmezdim. Tüm bunlar sebep, bu yaşımda böylesine şüpheyle doldum sanırım.

Panter Liva

Bir gece ve ansızın, bir ihtimalin, benim açımdan değerlendirilebilir ve faydalı oluşu sakince gün yüzüne çıktı. Aynı gece, yalnızlığımın başka gözlere batışı nedeniyle bana doğru hızla gelen özenle süslenmiş bir teslimat, herhangi bir müdahaleye dahi teşebbüs etmeyen, başına buyruk bir güç tarafından itildi. Ve nitekim gözle görülemeyen doku ile örülmüş bir yolda, bu gözlerin sahibi olan kişi ile yürüme ihtimali aklıma düştü. Sağlam adımların güçlü olmasının aşıladığı keyif ve heyecan, çiçekler açtığı vakit Güneş çoktan doğmuş olacağına işaret etmişti; sevgi paylaşılabilir formuna doğru evrilirken. Her şey korkunç, her şey bulanık ve her şey güzel. Ancak yanılmıştım. Çünkü o gece kendim için dizayn ettiğim ihtimaller dizisi, bu lanetli yalnızlıktan sıyrılmak adına kendime sunduğum ve sunduğumu bilmeme karşın görmezden geldiğim somut bir yalandı. Yalanımla esasen bütündüm. Beni kurtaracak olan niteliklere ulaşmam da imkansızdı. Zaman ilerledikçe yalanım beni yuttu, ben de bana doğru çe...

Kemo Sud

Bazen, her nefes verişimde ruhumdan bir parça üflüyor gibiyim. Mantığımın katı ve kuvvetli duvarlarını yerle bir edebilen bu harlanmış merak, beni çileden çıkartıyor. Nasıl oluyor da insanlık bu denli gaddarca ve böylesine ıstırap yüklü bir yaşantıyı sırtlanmak zorunda kalıyor? Nasıl sindirebiliyor? Ya da şiddetli ve yoğun acının enjekte edildiği bu yaşantı, belki de hiçbir sebebi benliğinde barındırmayan insanları nasıl bulabiliyor? En önemlisi, ortada neden korkunç bir avcı ve şaşkın bir av var? Bu ilişkide insanın öğrenmesi gereken şey ne?  Benliğimi başka benliklerin üzerine koyuyor, onlarla bir oluyorum. Sonrasındaysa nitekim sonucun çok keskin olabileceği durumları çaresizce, zoraki ve bile bile yaşamanın ne kadar güç olduğunu öğreniyor ve bunu sırtlanabilecek gücü kimsenin içerisinde bulamıyorum.

Gövdemin Merkezindeki Boşluğun Bir Rengi Olduğunu Biliyorum

Ucundan deforme olmuş gerçeklik algım ve karanlığa bürülü yalnızlığım. Dengesiz tavırlarım ve ayrıntılara odaklı gözlerim. Sürekli seğiren kaslarım ve seyretmekten her zaman için keyif aldığım gökyüzü. Davranışlarıma yapışmış olan kusurlar ve bozuk düşüncelerim. Diyaloğa karışan panik hali ve havada asılı kalış. Hareketsizlik anı ve hissizlik. Tatmin olamamak. Tatmin edememeye ihtimal vermemeyi tercih etmek. Kanlı kıymıklar ve masum tutkular. Yaratılışa dair mide bulantım. Zamana karşı bilediğim öfkem ve de saygım. Yaşamın gözle görülemeyen dokusu ve sonsuz döngünün kavurucu savaşı. Dinamikler arasındaki ilişkiler. Benliğin barındığı kaos ve hedeflenmiş ya da ötelenmiş, ileri tarihli huzur. Çakılı ve göz alıcı umut hüzmesi. Biyolojinin kaypaklığı ve kıymeti. Tanımak, tanışmak ya da hepsini bir ve bütün varsaymak. Sevmek. Kendini sevmek. Bazen, emin olmadığından, emin olabilmek. Bilmek, öğrenmek, edinmek ya da unutmak. Sevilmek. Bir başkasına bağlanmak. Anlamlar yüklemek, oyunlar oynama...

Lineer

Kendim için isteyebildiğim kadar, kendim için istemekten çekiniyorum.
Kararlar aslında pek çok bağlam ve yerde şekillenir. S eçmek ve seçmemek haricinde her zaman kendini gizlemiş bir seçenek daha vardır. Genelde o seçeneğe istemli ya da istemsiz yeltenen herkes, aldığı kararlar sonucunda anlamsız bir pişmanlığa doğru yuvarlanabilecek kıvama erişir; nadiren de en esaslı başarıya ulaşır.

Hisler ve Anılar

"Küçük bir çocukken sevdiğimiz çizgi film bitmeye yakın içimizde bir duygu belirir ya işte uzun zamandır seni düşününce böyle hissediyorum."

Eşitliğin eşiğinin, eşitsizlik ile eşitlendiğini hep beraber keşfedince, yaşama aynı gözler aracılığıyla bakmaya hazır olacağız.

“Ben” Kimim?

Ben bir arzuyum; kendim için haz alma arzusu. Ben, hiç durmadan devam eden ve kendi kendini geliştiren bir deneyimin, kusursuz ve mükemmel taslağı ve elemanıyım. Her şeyin en başında planlanmış tasarımın, parçalara bölünmüş ve teker teker kutsanmış numunelerinden bir tanesiyim. Işık beni besler, beni büyütür ve bana biçim verir. Ben, doğarken borçlandım ve doğmadan evvel, dört aşamadan geçtim. Hem eşsizim, hem de bayağıyım. Gözlerimin gördüğü ve de göremediği her şeyi içimde taşırım. Her şey, benim içimde barınır. Başlangıcım ve sonum belli. Özellikle insan gözlerinden uzakta dururum ve dile de kolayca dolanmam. Ben, gecenin karanlığını aydınlatan titrek mum ışığı, beyne saplanan keskin düşünce kıymığıyım. Uzağım, uzaklığım ve her yerim. Göğüs kafesinin ardında ikamet eden her bir hissin içerisinde gizlenirim. Orada sinsi bir yılan gibi kıvrılır ve ruhunu ele geçiririm. Sonra da salyam akar. Hatıraları bükebilir, düşünceleri bozabilir ve gerçeği saptırabilirim. Ben geçen dakikaların g...

Bilinç Serpiştirilmiş ya da Serpiştirilmemiş Olsun:

O, bazen olmaya çalıştığının çok uzaklarında olur ancak işin özünde olmaya çalıştığı da tam olarak budur.

Şurup

Merkezdeki kontrol mekanizmasının yitirilmesi sonucunda esas kontrole hâkim olan şuurun, yani deliliğin açığa çıktığı an, yoğun, ani ve varlığı yadsınamaz bir farkındalığa aracı duygu değişimlerinin tabanında sinsice gizlenmektedir.

(To Be Continued)

Bir adam var, tanıdığım . Orta yaşlı, kır saçlı, kısa boylu, biraz kilolu, al yanaklı ve güleç biri. Hal ve hatır sormayı seviyor. Alçakgönüllü ve mülayim olduğunu da söyleyebilirim. Kafasına her daim gri bir güneş şapkası takıyor, sanırım biraz bizden gizlenmek istediğinden. Toplumun ona uygun gördüğü günlük görev, gündüzleri süper marketlerde paspas yapmak; Güneş battıktan sonra ise süper marketlerde sergilenen ürünlerin, taşınırken muhafaza edilmesi için kullanılan kartonları, teker teker katlayıp portatif bir çuvalın içerisinde biriktirmek ve ardından geri dönüşüm merkezine götürmek. Ailesini geçindirebilmek için ihtiyaç duyduğu geliri, bu gibi yöntemlerle elde ediyor, edebiliyor. Ve hayır, gündüzleri çalıştığı süper market ile akşamları karton topladığı süper market aynı değil. Yani haklı bir gurur, bu duruma çoktan el atmış diyebiliriz. Geçen günlerde, bana çalıştığı süper marketten bir iş arkadaşının, bir gece o karton toplarken şans eseri yanından geçtiğini söyledi. Onu tanımam...

Hardal Rengi Kazağım

Bazılarımız, bizi biz yapan yegane nitelik olduğu varsayılan  empati den yoksun olduklarını, çeşitli eylemlerle düpedüz bizlere gösterir. Bu insanların, tüm  " sen"  merkezli düşünceleri , anlık muhakemenin, bireysel zıtlıklar ve arzuların oluşturduğu ağın içerisinde çırpınır durur . Onlar için bir aksiyon ya da durumu var eden kişiler ve o kişilere ait olan her şey göz ardı edilebilecek kadar önemsizleştirilebilir. Yani onlar için her şey, harcanabilirdir. Ve bu bilinçli kıymetsizleştirme durumu, her zaman için efor sarf etmeyi gerektirmeyecek kadar kolay ve savunulabilirdir. Bu kişiler için başka bir insana ait olan ya da insancıl olan her şey, reddedilebilirdir. İnsan olmaya dair olan tüm kavram ve değerler, başkaları tarafından değil, yalnızca onların gözünden nitelendirilebilecek kadardır. Empati dediğimiz bu sorgulanabilir ve güvenilemez kavrama sahip olduğuna inananlar ise, insan olmak peşinde olduklarını savunur. Her daim insancıl olmak odaklıdır. Fakat ne yazıkt...

Hayal Gücü ile Gelişip, Bilinçaltından Fırlayanlar III:

Bir çilek, eğer insana dönüşebilseydi dişi olurdu ve bir gün ben kafamı eğmiş yolda yürürken tam köşeyi döndüğüm vakit şans eseri karşıma çıkıverseydi tüm cazibesi ve güzelliği ile beni karşı kaldırıma kadar savurur ve bana, benim ne olduğumu düşündürtürdü.

Hayal Gücü ile Gelişip, Bilinçaltından Fırlayanlar IV:

Uzun süren deniz seyahatim sonrasında ilk kez ayak bastığım karada, yalnızlığım eşliğinde rotasız turlamaya başladım. İlk işim bir paket düşünce kırıntısı ve bir şişe duygu seli almak ve onları keyifle tüketmeye koyulmak oldu. Sonra yalnızlık ile, mavi ve hüzünlü çiçeklerle donatılmış bir parkın en ücra köşesindeki bir banka tüneyip, menzilimizdeki tüm insanları ve onların suni ihtiyaçları sebebiyle üretmiş oldukları değersiz eylemlerini gerçekleştirme çabalarını seyrettik. Hayatı o kadar hızlı yaşıyorlardı ki midem bunu kaldıramaz oldu; bir denizci olarak hayatımı gemilerde geçiriyor olmama rağmen. Ardından, bir anda içimdeki bilinmeyene duyulan özlem duygusu benden kaçtı, bende ayak bastığım topraktan. Toprak üstünde duran her şeyden kaçıp, gemideki kamarama geri döndüm. Anlaşılan o ki toprak, bünyemde alerji yaratmıştı. Yalnızlık ile duvara asmış olduğum eskimiş define haritası hakkında tartışmaya başladık. Ganimeti hayal ettik. sonra yalnızlık uyudu ya da bana uyuyormuş gibi görün...

Hayal Gücü ile Gelişip, Bilinçaltından Fırlayanlar II:

Bazıları onun yaşlı ve hüzünlü bir kadına anıları ve gençliğini armağan ettiğini söylüyor. Bazıları, zıpladığı zaman yer kabuğunu çatlatabileceğine inanırken, bazıları parmaklarıyla Güneş'i bir sivilce gibi sıkıp, patlatabileceğini iddia ediyor. Bazıları, köpek dişlerini kör bir sustalı bıçak ile bilediğine inanıyor. Bazılarıysa, yaşadığı çürük kulübenin, en kıvrımlı ve yağmur yüklü bulutların tepesinde bulunduğunu söylüyor. Bazıları, insanlık tarihinin, gelişigüzel  herhangi bir gecesinde, karanlık bir şehrin, sadece en tehlikeli ve gözü pek insanlarının takıldığı barın puslu ara sokağında, tam beş kişiyi, gitarının ince mi teli ile boğduğundan bahsederken, bazıları kadife paltosunun altında kanatlar olduğuna inanıyor; siyah kanatlar.

Hayal Gücü ile Gelişip, Bilinçaltından Fırlayanlar I:

Kurşun geçirmez bir gülücük ve kulak yırtan çığlıklarla doldurulmuş bir pompalı tüfekten hızla çıkan, bir çift keskin gözün delici bakışı, ceplerini Ay ve yıldızlar ile doldurduğunu sananların tam kalbine odaklı ilerlerken; emekleyerek büyüyebildiğini iddia edenler, yolun sonunda patlayıp, onların etrafını saran havaya karışacak, havayla bir olacak. Ve s ıcak renklerle örülmüş olan günbatımı, gökkuşağına sarılı sigarasını Güneş ile yakıp tüttürürken, keyifle olan biteni izleyecek. Sonra kan kırmızısı dere buz tuttuğunda ve ağaçlar, sabahın ilk ışıklarına kadar ıslık çalmayı sürdürdüğünde, gölgeleriyle oynayan masum çocuklar, hakikat ile buluşacak ya da kafa kafaya çarpışıp, göt üstü yere düşecekler. Hakikatin yadsınamaz kudreti, tüm çocukları birer birer toplayacak. Tek bir kapta yoğurup, ortalama insanı yaratacak. Ardından, gökyüzünde asılı olan tüm bulutlar aniden yarılacak. Okyanuslar köpürecek, dağlar şahlanacak ve bir zamanlar yarım yamalak bir sevgiyle beslenmiş olan herkesi ve...