Pembe Sirk

En çok da M'ye söylemek istediği halde bir türlü söyleyemedikleri ve söylediklerini kendisiyle baş başa kaldığı zaman rüzgara doğru söylemesi, sonrasında ise rüzgarın tüm söylediklerini örüntüleyip, suratına sert bir tokat olarak geri çarpması canını yakar. Kendi kelimeleri tarafından darp edilmesi ona komik gelir; hem de bir türlü kullanamadığı, henüz düşünce formunda olan kelimeler tarafından.

Sonrasında, aldığı darbenin şiddeti ve şoku ile söyleyeceklerini gerektiği biçimde tasarlamaya kalkışır. Kaldı ki bunların hepsini istemsizce, kendi kendine, kendi için üzülerek yapar. Çünkü içinde olan bitene bir türlü karşı koyamaz.

Esas doğasını M'ye anlatmaya kaptırmışken bulur bir süre sonra kendini. Bu saçmalık, her yalnız kalışında onun yakasına yapışır. Esas doğasının ne olduğuna dair şüpheler biriktirir hemen sonrasında. İçinde dönüp bitenin ne olduğunu anlamaya ve ayıklamaya çalışır. Dakikalar boyu süren, tek kişilik, profesyonel bir sahne performansı! Sanatçı da, seyircileri oluşturan da, yönetmen de ta kendisi.

Gerçekten kendini bulduğundaysa, bunları yaparken kendini bulduğu izlenimine kapılmasının aslında bir yalandan ya da illüzyondan ibaret olduğunu fark eder; çünkü etrafında nefes alan ya da iletişim kurabileceği hiçbir varlık yoktur. Nitekim, etrafını ören duvarlara doğru yavaş yavaş gömülmeye koyulur.