İlkel Kusmuk

Adalet. Adalet nedir? Nerededir? Adil olmak, bir kavram olarak ne zaman hayatımıza girdi? İlk "adil" insan kimdi? Kim hayatını bunun üzerinde şekillendirdi ve bir amaç olarak üstlendi?

Sahte şeyler ile vaktimizi harcarken ve her gün başka bir saçmalığın bizi kontrol etmesine göz yumarken; her gün birbirinden bağımsız düşüncelere aldanıp ya da onları terk edip, başka düşüncelere kucak açarken ve hepsinin, uğraştıkça daha da büyüyeceğini de biliyorken, adaleti falan savunmak mümkün müdür? Kuru fakat eskimeyen bir umutla yaşamaya devam etmek mi bizi tatmin eden şey?

Artılara sahipti herkes, benimse artılardan çok eksilerim var; artılardan daha yüce eksilerim.
Gözümün önünde sarı renginden nasibini almış bir yaprak, koca ağaçtan süzülerek düştü. Düşerken kahkahalar attığına emindim çünkü o heybetli ağaçta, bilinmeyen bir süre boyunca sabit kalmaktansa vahşi rüzgarın onu estiği yöne doğru savurması daha heyecan verici olmalıydı.

Bazense çenemi tüm dişlerimi çatlatacak kadar sıkmak istiyorum. Bunu isterken içimde buruk bir haz hissediyorum. İşte, şikayeti hak eden mevzulardan biri de bu: son lokmayı daha ağzımıza götürmeden, midemizden o lokmayı sindirmesini talep ediyoruz. Bir takım anlamlar yüklediğimiz bu hayatta, insan olarak yapabildiğimiz en dramatik ve sulu şey bu; kirlettiğimiz havayı, solumaya kalkışmaktan sonra.