Heimlich Manevrası
İçinde barındığımız gerçeklik ile içerdiği tüm elementler arasındaki kuvvetli ilişki, bir örümcek ağına benzetilebilir. Gerçekliği düşüncelerimiz ile örer, hislerimiz ile düğümler ve sarf ettiğimiz kelimeler aracılığıyla da şekillendiririz. Onu gerektiğinde büker, gerektiğinde gerer, bozar, süsler, parçalar ya da dağıtırız. Ya da bunların tümünü yaptığımızı sanar ve buna inanırız. Gerçeklik, kişinin hali hazırda sahip olduğuna inandığı beceri ya da nitelikler sayesinde tespit edebileceği herhangi bir şablona sahip değildir. O, kişi sadece içinde barındığı anın tam merkezine ulaştığında esas formuna kavuşur. Onu biraz da olsa algılayabildiğimiz tek yer orasıdır ve oradan bize yaşam kuvveti aşılar. İçinde barındırdığı her bir element, önceden belirlenmiş hedef noktası sayesinde gideceği yere ve yöne itaat eder ve sadece o doğrultuya odaklanır; tıpkı yaydan çıkmış bir ok gibi. Hedefe ulaştığında ise kilitlenir, oraya tutunur ve orada oluşmaya başlar. Tıpkı rahme tutunan ve oradan beslen...